Havalandırma sistemleri modern çağın en rahatlatıcı buluşlarından birisi, ortamın serin olması hem keyifli hem rahat yaşamayı sağlıyor. Hele bizimki gibi yazın çok sıcak geçtiği ülkelerde 20 Yıl öncesine kadar pek olmayan bu imkan şu anda çok yaygın olarak kullanılmakta, iş verimini ve rahat yaşamayı sağlamakta. Bulunan ortamın her noktasının homojen –eşit olarak soğutulması sağlanabildiğinde klima sistemleri son derece faydalı.
Ama bir durum var ki bizi klimalardan korkutmakta, o da direkt olarak soğuk hava akımına maruz kalmak.
Bizim memleketimizde pek popüler olan bir deyiş ve davranış şekli vardır. Büyükler etraflarına ; Aman çocuğum , Cereyan’da kalma üşüteceksin tutulacaksın derler. Pek bilinen Ve hepimizin büyüklerinin özellikle anne ve büyükannelerin söylediği bir sözdür ve boşuna değildir. Bizim kültürümüzde cereyan elektrik demektir. Soğuk hava akımı, elektrik çarpması kadar korkulan bir durumdur. Çok bunaldığımız sıcak yaz günlerinde cildimizin üzerinde soğuk olmayan bir serinlik isteriz. Ama sıcaktan çok bunalmış olsak bile gerek arabamızda, gerek evimizde ve gerekse işyerimizde direkt olarak soğuk havaya maruz kalmak istemeyiz.
Hepimiz biliriz ve duymuşuzdur ki direkt olarak soğuk havaya maruz kalmak boynumuz, belimiz, sırtımızda tutulma ve kulunç olarak bilinen şiddetli ağrılara neden olabilir. Biz doktorlar açısından bunun tıbbi olarak niye olduğu aslında hep kafamızın bir köşesinde soru işareti olmuştur. Bu konuda çeşitli görüşler olabilse de, bunların nedenini çok düşünmeden tedaviye geçebiliriz. Çünkü bazen hastalarımız bu durumu kendi başlarına halledemeyerek, çok tutulmuş olarak gelirler. Bu durumda hemen tıbbi tetkiklere ve tedaviye başlamak gerekebilir. Bu kişilerde tetkiklerde bazen problemler görebiliriz, bazen de tetkikler tamamen normaldir, peki neden tutulmuşlardır?
Bunun muhtemel sebebi direkt olarak soğuk esintiye maruz kaldığımızda cildimiz üzerinde bulunan sinir hücrelerimiz yani bir nevi sensörlerimiz bu hissi algılar ve omuriliğe oradan beyine gönderir. Bu bilgiyi beyin sentezler ve kısa süre içerisinde verdiği cevabı ısı merkezine, omuriliğe, kaslara ve deriye gönderir. Beyindeki ısı merkezi ciltten gelen uyarıları üşüme olarak algılarken, kas ve bağ dokusundan gelen uyarılarla da kasılma ve spazm döngüsünü başlatır. Bu geri bildirim altta eskiden bir omurga hastalığı olan kişilerde daha şiddetli bir tepkiye yol açarken, tamamen normal bir kişide daha kısa süreli bir rahatsızlık oluşturur.
Kişiler bu uyarıyı alır ve dinlerse, soğuk esintiden kaçarsa ve önlem alırsa bunun hastalığa dönüşmesini engelleyebilir. Ama rahatsız edici uyarı devam ederse veya bu ortamdan ayrılma şansı olmazsa, ciltteki sensörler gelen sürekli uyarı ile kasların devamlı kasılmış kalmasına yol açar ve şikayetler giderek artar.
Özellikle altta yatan bir kas sinir hastalığı olan kişide örneğin boyun fıtığı veya bel fıtığın durumunda rahatsızlık çok daha kolay ortaya çıkabilir. Yıllar içersinde birçok kişi bize bu şekilde başvurmuştur. Günümüzde uzun saatler bilgisayar başında sabit kalınması, yaz aylarında da iş temposunun yüksek olması klima kullanımını çok gerekli hale getirmiştir. Tecrübelerimize göre bu çalışma koşullarında, kişilere özellikle direkt hava akımından uzak kalmalarını ve ortamlarını ve sahip oldukları klimalarını buna göre kullanmalarını öneririz. Özellikle küçük ortamlarda ve arabada direkt soğuk hava esintisine maruz kalmamalarını özellikle isteriz. Ancak hiç klima kullanmamak da aşırı terlemek ve konsantrasyonun azalması açısından hiç uygun değildir.
Bu nedenle bu özellikleri dikkate alan optimal bir klima çok faydalı olacaktır.